|
Max Stirner ve Philipp Mainländer
Üzerine Bir Dipnot H. İbrahim Türkdoğan |
|||
|
Mainländer:
„İnsanın her
edimi, en büyüğünden en
küçüğüne kadar,
egoistçedir; çünkü
o belirli bir bireysellikten, belirli bir Ben'den yeterli bir
güdü
ile akar ve hiçbir şekilde göz ardı
edilemez.”1![]() Bu
sözler doğrudan Stirner'i anımsatır, dolayımsız.
Mainländer, Stirner'i okumuş muydu? Emin
değilim; okuduysa da ne kadar ilgilendi Stirner'le, yeterince
inceledi mi felsefesini vb? Bu sorular hâlâ
yanıtsız. Ama
Stirner'in adına “Kurtuluşun Felsefesi”nde bir kez
rastlamaktayız. Diğer taraftan hem Stirner
uzmanlarınca hem de Mainländer
uzmanlarınca ikisi arasındaki benzerlik her zaman vurgulanır.
İkisi arasındaki ayrımlar da dikkat çekicidir.
Örnek: Stirner'in felsefesi pesimist ve melankolik öğeler içermez. Mainländer bu konstekstte sağlam bir Schopenhauer öğrencisidir, hatta felsefesini özkıyımla tamamlamakla onu bu noktada aşar. Mainländer, “Kurtuluşun Felsefesi”nin 2. cildinde Eduard von Hartmann'ın felsefesini tartışır. Kontekstteki temel konu Budhacılıktır. Budhacı ve Hıristiyan etik bağlamında Hartmann'ın Stirner'in Ben felsefesinin eleştirisini içeren bir tümcesini alıntılayarak konu üzerine fikir yürütür, Stirner'den bağımsız olarak, onu tartışma konusu yapmaksızın. Hartmann: “Stirner, Ben düşüncesinin dolayımsız felsefi sorgulanmasına yaklaşabilseydi, o zaman bu düşüncenin de şeref ya da hak düşüncesi gibi (!) beyinde ortaya çıkan özsüz [içeriksiz] bir yanılsama olduğunu görmüş olacaktı...”2 Stirner'le başlayan alıntı Budhacı ve Hıristiyan etikle sona eriyor; Hartmann Budhacı etiği Hıristiyanlığa tercih ediyor. Elinden gelseydi, Stirner'i “aşacağı” yerde Stirner'le birlikte Budha felsefesine geçiş yapacaktı; ama bunun Stirner felsefesi için olanaksız olduğunu görmüş olmalı ki geçişi tek başına gerçekleştiriyor. Bu tümceyi alıntılayan Mainländer, şöyle yanıt veriyor Hartmann'a: “Burada insan beyninin yumurtlayabileceği en ukala 'bilinçdışı' bir aptallığı ifade ediyorsunuz.”3 Bu tonda devam eden Mainländer, Budha felsefesini Hıristiyanlıkla karşılaştırarak ayrıntılarıyla inceliyor. Hartman'ın söz konusu kitabının adı “Philosophie des Unbewussten” (Bilinçdışının Felsefesi).
İlgimi çeken başka
bir şey daha var. Söz konusu kitabın tartışılan sayfalarını
Nietzsche de tartışmıştı Hartmann ile. (Unzeitgemässe
Betrachtungen II). “Nietzsche, Stirner'in Plagiyatörü mü?”
adlı incelememde bu konuya ayrıntılı yer vermiştim. Stirner'in
adının geçtiği, Hartmann'ın “Stirner’in çizgisini aşmak
için, önce onun çizgisine tam ait olmuş olmak gerekir” vb.
dediği sayfalarda “ölüm-kalım”
savaşı veren Nietzsche, Stirner'i
anmıyor.
Mainländer'i Stirner'i doğrudan
tartışmamakla suçlamıyorum, eleştirmiyorum
şüphesiz; okumuş olsaydı ya da gerekli
bulsaydı Stirner
üzerine yazmaktan çekinmezdi. Kelle koltukta
felsefe yapan bir
düşünür, ki ender rastlanır böyle
bir güçlü psikolojiye, ne
Tanrı'dan çekinirdi ne de devasa
güçlü bir demondan. Ayrıca,
Hartmann'a verdiği yanıt “bilinçdışı”
bir Stirner savunması
içeriyor.
(Çeviriler: Hit) __________________________________ Dipnotlar
2
Eduard von Hartmann / Philosopie des
Unbewussten, S. 648. Carl Duncker's Verlag, 2. vermehrte Auflage,
Berlin 1870.
|