İLE

SEN ile BEN

H. İbrahim Türkdoğan 

image6

Ben: Gel.

Sen: Geldim.

Ben: Gidelim. Gel benimle.

Sen: Seninle gelemem.

Ben: Neden?

Sen: Seninle gelirsem deliririm.                         

Ben: Kendinle yüzleşeceksin -bende.

Sen: Öyle! Öyle işte!

Ben: Ben deli değilim. Deliliğim kendimi yaratmaktır, akıllılığım deliliğimi yaşamaktır. Normal olan da bu -işte!

Sen: Ben, Ben değilim. Ben, bir başkasıyım, Kendi'min karşıtıyım. Kendi'mi hiç yaşamadım.

Ben: Kendi'ni tanıyor musun?

Sen: Sende Kendi'mi görmekteyim ancak Kendi'mi yaşayamıyorum, seni seviyorum. Seninle gelemem. Öyle işte! Kendi'mi yaşamak demek, delirmem demektir.

Ben: Kendi'ni bende gören sen, buradalığında sen-olmayanı yaşamaktasın, terk et sen-olmayanı, çıkar at; düşünceler giysidir, travmalar ise rütbeli giysidir, soyunmak haz vericidir, hadi, birlikte soyunalım hemen şurada, ver elini. Hiç'teyim, beni görüyor musun? Ver elini. Travmalar ve özellikle de nevrozlar daha dehşetlidir ve onlarla yüzleşmek de o kadar haz vericidir, bak bana, her an tüketiyorum benliğimi, yaratıcılığım kendimi tüketmektir ve ne övünüyorum ne de sövüyorum. Böyle işte.

image6

Şems bana özenecekti, benden ilham alacaktı, çünkü onun arayışını ancak ben verebilirdim, hem de bedenselleşmeden. Aradığı yalınlığı, yalın varoluşu dinde bulamadı Şems. Rumi dişi ruhluydu eril bedene sahipken. Yanlış bedendeydi ya da bedeni yanlış ruhtaydı. Beden-ruh-tin, bu üçünü bir arada yaşayamayan bir korkaktı. Üzücü. Şems'in ışınlarında köreldi, Kendi'ni yaratamadı; dine sarıldı, Rumi bir sığınmacıydı. Şems bir gezgindi ancak sadece din içinde gezebilendi, üstelik belirlenmiş bir dinde. Üzücü. Bir adım daha, başaracaktı. Yapamadı. Ben herşeyin dışındayım. Görüyor musun? Neredesin sen?

Sen: Öyle. Öyle işte. Aradığım ve gelmek istediğim yerdesin. Ben yakınlarındayım hatta yanındayım ama elimi veremem, kaybolurum sende -kendimde. Neden bu korku?

Ben: Rumi ile Şems bir'diler kısmen, ile'ydiler kısmen. Şems bilendi, Rumi öğrenen. İkisi de dindardı. Şems deli, Rumi akıllıydı. EŞ değillerdi, BİR değillerdi. EŞ değil, bedensel eşcinsellerdi, bu yeterli değildi EŞ olmak için. Onları bir'leştiren cinsellikleriydi ve özellikle de dinsellikleri. Şems ruhsaldı, Rumi bedenseldi. Dindarlıkları onları bir'leştirendi fakat BİR değillerdi. BİR olabilmeleri için din ile birlikte HERŞEY'i terk etmeliydiler. HİÇ -işte! Bu belirleyendir. Yapamazlardı, çok dindarlardı, aşırı dinliydiler. Aşırı dinsiz de olabilirlerdi fakat yine de BİR olamazlardı. İbadetleri korkunun yerine geçti, yoksa ermek için değildi ibadetleri. Birer birey de değillerdi, Tek olamadılar. Tekleşerek BİR olmadılar. Olamazlardı. Ayrıca onlar kendi zamanının çocuklarıydı, zamanının ürünleriydiler ve zamanaşımına uğradılar. Aşırılık müptelalıktan doğar -korkudan. (Tek Tanrılı) din, kozmik ruha ulaşamaz, kozmik algıya yatkın değildir; peygamber ve resuller ve de kutsal denilen yazılar aracılığıyla nevrozları resmileştirerek, meşrulaştırarak yaşatır dünyalılara. (Budizm, Zenbudizm, Şamanizm başka bir kategoridedir).


image6

Sen: Arzetmediklerimi yaşamaktayım, bunalıyorum, tiksiniyorum, alkolsüz olamıyorum, seksten haz alamıyorum, durmadan ilişki değiştiriyorum, yalnız olamıyorum, korkuyorum. Her gün yüzlerce karar alıp, yüzlerce kez kararlarımı bozmaktayım. Her tümcen, her sözcüğün benim de ruhumda. Sende görüyorum kendimi, benliğimi. Sende yüzleşiyorum kendimle, bu ne korkunç şey. Hep seni aradım, kendimi. İşte buradasın. Ben neredeyim? Nefes alamıyorum.
Ben buradalığımda kalmaya devam edeceğim bir süre. Acaba çıkar mıyım buradalığımdan?

Ben: Rumi gibi aşırısın, farkın dinli olmayışındır. Senin ibadetlerin alkol, ot, seks. Bir süre her süreye dönüşebilir, buradalık ana kucağı resmini sunar fakat bu sadece bir görüntü, biliyorsun zaten: Sahi-olmayan. Hiçbir sözcüğüm sana yabancı değil. Ruhumu bildiğini biliyorum. Ancak senin engelin var. Ben de aşırıydım, değilim artık.

Karşıcinsimsin, ne güzel fakat hemcinsim de olabilirdin ve ben seni yine sevecektim; bedenin ruhunun önüne geçmedi. Ruhun bedenine öncülük tanımadı. İle olabilirdik, ışınlarımla seni aydınlatabilirdim gecenin karanlığında. İle olarak yaratabilirdik, BİR olabilirdik, Tekleşerek BİR'leşebilirdik, bunu sen de biliyorsun.

Sahi-olmayanla Kendi-olan'nın kavgasını yaşamaktasın ve yaşayacaksın. Ne zamana kadar mı? Nevrozlarını yenebilirsin. Bu güce sahipsin. Gölgelenen ışınlarını isabetli yansıtabilirsin. Bir süre hiç bir süreye de dönüşebilir. Sen bilecek olansın.

Sen: Üzgünüm hem de çok, tam Kendi'me yönelebilecekken, tam kapının ağzındayken kaçıyorum Kendi'mden. Bu ne korkunç şey? Neden böyleyim ben?

image6

Bir dakikalık sessizlik

Ben: Hoşça kal.

Sen: Hoşça kal.

On saniyelik sessizlik

Ben: Gözyaşların vedaya aykırı, insanlarca sergilenen kuğular oyunu değil bu.

Sen: Git.

image6

yukarı E- Mail Ana Sayfa