John Henry Mackay’ın 1898 yılında yayımladığı yaklaşık 300 sayfalık Stirner
biyografisinde birçok teknik bilgi sunulmaktadır: Ancak felsefi ve psikolojik açıdan işime yarayacak
biyografik bilgiler bulmak pek mümkün değil.
Stirner’in çocukluğu üzerine psikolojik
bir araştırma ilginç olabilirdi ama bu konuda elimizde yeterli bilgi yok. Sabit
fikirlilik ve nevrotik davranış konusunda bu kadar güçlü analizler sunması
sadece annesinin “ruh hastası” oluşundan kaynaklanıyor olamaz. Nevrotik olmayan
insan mı var! Nevrozlarla süslenmemiş felsefe mi var? Ayrıca “ruh hastalığının”
dışa yansıma şekli önemlidir, bu konuda hiçbir bilgi ve belge yok.
Erken yaşta babasını kaybeder ve
manevi ailesinin yanında büyür. Bunlar çocuk gelişmesinde ilginç ve önemli noktalardır
ancak içerik açısından hiçbir bilgi olmayınca, yalnızca teknik bilgiler olarak
kalırlar, bu da psikanalitik bir çalışmayı gerektirmez. Bütün bir çocukluğu
hakkında, doğumundan üniversiteye kadar, psikolojik yaşamını analizlemeyi
gerektirecek bilgi mevcut değildir. Durumun farkında olan Mackay’ın üzülerek bu
eksikliği kaydettiğini de belirtmek istiyorum.
Bu nedenle Türkçe okurlara Stirner’in kişiliği üzerine yalnızca bir kronoloji
sunabileceğim.
Johann Caspar Schmidt, takma adıyla Max Stirner 25 Ekim 1806’da Bayreuth‘ta
doğar. Sophia Eleonora Reinlein ve Albert Christian Heinrich Schmidt’in tek
çocuğudur. Flüt yapımcısı Heinrich Schmidt,
Johann Caspar daha bir yaşına girmeden, bedenin fazla zorlanmasından dolayı kan
boşanmasından 19 Nisan 1807’de ölür. “Ruh hastası” olarak bilinen annesi iki
yıl sonra Heinrich Friedrich Ludwig Ballerstedt adında bir eczacıyla evlenir ve
Kulm’a taşınır. Bayreuth’ta bırakılan Johann Caspar’ı bir yıl sonra yanlarına
getirirler ve Johann Caspar, 12 yaşına kadar Kulm’da kaldıktan sonra tekrar
Bayreuth’a (1818), çocukları olmayan manevi ailesinin yanına gönderilir. Johann
Caspar, Berlin’e gidene kadar burada yaşar. Bayreuth’ta iyi itibarıyla tanınmış
Gymnasium’u (lise) “pekiyi dereceyle” bitirdiğinde 20 yaşındadır. Çalışkan ve
zeki bir öğrenci ve en iyi öğrencilerden biri olduğu okul tarafından sürekli
vurgulanmıştır. Çalışkanlığını onurlandırmak için kendisine “Takdir Belgesi” verilmiştir.
Lisedeyken ayrıca Latince, Fransızca ve Piyano dalında özel ders aldığı da
bilinmektedir.
Manevi ebeveynlerin Stirner ile ilişkileri hakkında, Johann Carpar’ı “sıradan
aile koşullarında sevgiyle büyütmüş” olmaları dışında, fazla bilgi sunamamaktadır
Mackay. Nedir sıradan aile koşulları? Ve böyle bir ailede sevgi ne anlama
gelir? Sevginin hangi özellikleriyle beslendi çocuk? Ve çocuğun, manevi babası
ve manevi annesiyle ilişkisi pedagojik ve psikolojik açıdan nasıl
adlandırılabilirdi? Cinsel eğilimleri neydi, dürtüleri gündelik yaşamıyla uyum
sağlıyor muydu, âşık olmuş muydu, kimlerle çıkıyordu, gençlik yıllarını
tadabildi mi? Bütün bu sorular yanıtsız kalmaktadır.
Johann
Caspar’ın gittiği lisede müdürlük görevi
yapan Hegelci Georg Andreas Gabler, Johann Caspar’ın ilk
düşünsel
babasıdır. Gabler, Hegel’in ölümünden sonra,
1831’de, Hegel’in bıraktığı kürsüye
geçer. Gabler aracılığıyla lise yıllarında tanıştığı Hegel
felsefesinden uzun
süre ayrılmayacaktır. Gabler, Johann Caspar’ı Hegelci olmaya
hazırlamıştı ve Johann
Caspar, hiç gecikmeden Berlin’e gidecek, Hegel’in
yanında okuyacak, Hegel
felsefesiyle cebelleşecek ve “Genç Hegelci” olarak
tarihe geçecekti. Biricik ve
Mülkiyeti’nde Hegel’le hesaplaşacak ve Hegel
felsefesinden ancak Hiç Felsefesi
üzerinden ayrılacaktı.
1928’de
Berlin’den ayrılıp Erlangen’e gider ve burada en az bir
sömestr felsefe okuduktan sonra yaklaşık dört yıl kadar
"Almanya’yı gezmek" amacıyla öğrenimine ara verir. Ancak
akraba ziyaretleri hariç
nereye gittiği, nerede kaldığı, nelerle meşgul olduğu bilinmez.
1832’de tekrar
Berlin’e döner ve iki yıl geçmeden
“Schulgesetze” (Okul Yasaları) adlı
çalışmasıyla öğrenimini bitirir.
Üniversite yıllarında arkadaşlarının kendisine büyük alnından dolayı “Stirner”
demeleri üzerine bu adı kabul eder (“Stirn”Almancada
alın demektir) ve “Stirner” sözcüğünün
önüne bir de “Max” (maksimal
anlamını içeren Maximilian adının kısaltılışı,)
sözcüğünü ekleyerek En Büyük
Alın olarak adlandırır kendisini. O andan itibaren adı Max Stirner’dir
artık.
Devlet kurumlarında çalışmaya pek gönüllü olmayan Stirner, daha önce de uzun
yıllar yaptığı gibi yazar ve çevirmen olarak geçimini sağlamaya çalışsa da pek başarılı
olamaz.
12 Aralık 1837’de Agnes Clara Kunigunde Burtz ile evlenir. Burtz, henüz 22
yaşındayken, 29 Ağustos 1938’de erken doğum esnasında kurtarılamayarak çocukla
birlikte ölür. Stirner’i etkilediğini düşündüğüm bu olayla ilgili de ayrıntılı
bilgi mevcut değildir.
1839-1844 yılları arasında özel Yüksek Kız Lisesinde öğretmen olarak
çalışır. Öğretmenlik işlevi hem okul idaresi hem de öğrencileri için memnun edici
olarak bilinir. 1844’te “Der Einzige und sein Eigentum”
(Biricik ve Mülkiyeti) adlı başyapıtını yayımladıktan sonra bir daha da
herhangi bir kurumda çalışmaz.
1843 yılında Marie Wilhelmine Dähnhard ile evlenir. Dähnhard bu birlikteliği geçindirecek kadar yüklü bir
paraya sahiptir. Ve Stirner bu parayla bir “süt fabrikası” kurmaya girişir. Ne
var ki, daha sonra kimileri için güldürü konusu olacak olan “süt fabrikası
projesi” daha başlamadan iflaz eder. Sanatçılar ve düşünürler arasında
güncelliğini uzun süre yitirmeyen süt projesi hakkında Fontane gibi birçok
yazar, öykücü ve başkaları çeşitli kabareler yazmaktan bir hâyli zevk alırlar.
Stirner, neredeyse tüm Berlin’e yetecek kadar süt satın alır. Ancak bu kadar
sütün bozulmasını önleyecek bir mekanizma kurmadan işe başlar. Kısa sürede
satış yapamayınca da tonlarca süt Berlin’in akarsularına akıtılır.
Dört yıl kadar süren bu evlilik, başlarken de biterken de, herkesçe
konuşulan bir beraberlikti. Özellikle Stirner’in bohem tarzı buna neden
olmuştu. Bu çifti evlendirmeye gelen papaz, karşısında Stirner’i arkadaşlarıyla
kumar oynarken görür. Alaylı bir ortamda papaz yüzükleri takmak isteyince
Stirner’in evlilik yüzükleri almadığı belli olur. Bunun üzerine Bruno Bauer
cebinden çıkardığı bakır halkaları takar. Kimileri de bu halkaların perdelerden
çıkarıldığını söyler.
Dähnhard, Stirner gibi “Özgürler Kulübü”ne takılıyordu. Mackay’ın demiyle
Kulübün entelektüeli Dähnhard, dönemin feminist hareketine öncülük eden Fransız
yazar Georg Sand’ı pek severdi; onun bir takipçisiydi.
Mayıs 1856’da Stirner aniden
hastalanır. Söylentiye göre zehirli bir sinek tarafından boynundan ısırılması
üzerine oluşan kan çıbanı ölümüne neden olur. 23 Mayısta bir doktora muayeneye gider, doktor yüksek
ateş teşhisinde bulunarak gerekli önlemi alır. Ancak doktorun tatile gitmesi
üzerine tedavi başka bir doktor tarafından yapılır. “Büyük bir olasılıkla bir
diyet hatası ya da değiştirilen ve doğru olmayan tedavi sonucu, ateşi tekrar
yükselir” (Mackay); boynunda oluşan tümör giderek diğer organlara da bulaşınca yaklaşık
on dört gün sonra, 25 Haziran 1856’da ölür.
Eserleri
1842-1844 yıllarında Stirner, çeşitli günlük
gazetelerde çok sayıda ilginç (edebiyat, sanat, din eğitim vb. içerikli)
makaleler yazar. Bu makaleler “Stirner” ya da “Schmidt” imzası taşımaz her zaman;
değişik adlarla yazmayı seçen Stirner, ardıllarını zor durumda bırakır: Bazı
makalelerin kendisine ait olup olmadığı hâlâ bilinmemektedir.
“Özgürler
Kulübü”nün aktif elemanı olarak Prusya yönetimini şiddetle eleştirir ve
aynı zamanda bu yönetimin yıkılmasını amaçlayan otonom birlikteliklerin
kurulmasından yana yazılar da yayımlar. Marx’ın yayımladığı ya da redaktör olarak çalıştığı “Rheinische Zeitung”da “Das unwahre Prinzip unserer Erziehung oder
Humanismus und Realismus” adlı eğitim ve hümanizm eleştirisini yayımlar
(1842).
Sonbahar 1844’te “Der Einzige und sein Eigentum” (Biricik ve Mülkiyeti) adlı başyapıtı
yayımlanır. Ludwig Feuerbach, Franz Szeliga, Moses Hess tarafından gelen
eleştirilere Stirner, Eylül 1845’te “Rezensenten Stirners” (Stirner’in
Eleştirmenleri) adlı yazısıyla karşılık verir.
“Biricik ve Mülkiyeti” kadar önemli olan
“Stirner’in Eleştirmenleri” dışında şu çalışmaların da Stirner’e ait olduğu kesinlik kazanmıştır.
Über Schulgesetze (1834)
Gegenwort … (anonim, 1842)
Über B. Bauers “Posaune des jünsten Gerichts”
(1842)
Das unwahre Prinzip
unserer Erziehung oder Humanismus und Realismus (1842)
Kunst und Religion
(1842)
Einiges Vorläufige vom Liebesstaat
(1843)
Über “Die Mysterien von Paris” / Eugéne Sue (imza: Max Schmidt, 1843)
Die philosophischen
Reaktionäre (imza: G. Edward, 1847)
|