hit8                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                         
Bilinmeyendeyken yön ve hız belirliyorum; ani oluş. Üst ve alt. İkisi arasında yaşamak bana çekilmez geliyor; ya üst ya alt! Coşkunun doğuşunu ve ölüşünü böyle düşünmek gerek. Sözcüklerim bittiğinde ölmüş olacağım, çünkü sözcüksüz bir oluşa girmiş olacağım.
                                                                                                                                                                                                                                                       

















Ölüm Seansı

Kendiliğinden düşünceler


Image6

Bu bir oyun değildir, yenen ve yenilen olmayacaktır, hiç bir kategorinin imzasını taşımayacaktır bu düşünceler. Ve her bir düşünce kendini imha edecektir.

Us coşkumu kısıtlar, oysa coşkum aralıksız oluştur. Bu nedenle ussal algımın yerini altbilincimin resimlerine bırakıyorum: İmgelere. Usun bir  marifeti olan parçalanmışlığım imgede yeniden bütünleşecektir.

Dilin çaresizliği karşısında yazma amacım yok, yalnızca yazmama izin veriyorum; kendimi denize atar gibi sözcüklerin içine bırakıyorum -sözcüklerden biri olmamak için. Aynada kendimi izlediğimde verdiğim karakteri bir an sonra değiştirip yerine başka bir karakter getirdiğim gibi, giyindiğim her sözcüğü bir sonraki anda ölüm ateşine fırlatıyorum. Karakter ve kimlik imgesi sunmuyorum, sunamıyorum. Öldüğümü yaşıyorum, ölümüme tanık oluyorum.

Dünya pek küçük, çatısına dokunuyor ellerim, duvarlarına çarpıyor kafam, kemiklerimde varlık'ın sızılarını duyumsuyorum, etim dökülüyor pul pul, dizlerim tutmuyor, sırtım büklüm büklüm, kaslarımın bedenimi terkedişini izliyorum; eksiksiz bir çöküş.

Virane kentlerin kara bulutlarına doğru süzülen cesetlerin tozları içinde buluyorum kendimi, etrafımda titreyen et yığınlarına ölümün soluk gülüşlerini yansıtıyorum. Kanlı peçetelerle kapalı kadın ve erkeklerin gerçek yüzlerini görüyorum. Kırdığım her maskenin altından başka bir maske belirmekte. Delik deşik olmuş etlere uzun tırnaklarımı sokup içerdeki tümörleri deşiyorum, katmer katmer olmuş tümörlerin içinden kötülüğün melekleri kara kanatlarını açıp dünyaya yayılıyor. Dönüşü olmayan karanlık bir alemin kirli sularına bırakıyorum kendimi, oh ne hoş bir duygudur bu. Tıpkı ışığın girmediği kara ormanlarda kaybolduğum gibi, fırtınalar eşliğinde akan kara ırmaklarda yüzüyorum. Hiç bir ahlakın sınırlayamadığı ihtiraslı şehvetin müziğindeki sıcaklığı damarlarımdan akıtıyorum. Ahlak insanlığın sapıklığıdır. Ona dua eden milyonlar varoluşu bir bostan korkuluğu gibi duyumsamaktadırlar. Bir halkın üyesini beden dilinden tanıyabilirsiniz. Mimiklerin ardında o milyonluk halkın midemi bulandıran gelenek ve alışkanlıklarını gördüğümde, ateşimde yakmaktan haz alacağım duygusuna kapıldığımı belirtmek istiyorum. Ve aynı tiksintiyi milyonlarca dinsel davranışı gördüğümde yaşıyorum. Her biri tecavüz edilmiş fantezilerinin yitik çocuklarıdır.

Image6

Dünya gizemseldir. Dinsel gizemciler boyunlarına taktıkları dinsel halkaları taşıdıkları sürece bu gizeme giremeyeceklerdir. Mensubu oldukları dinlerin boyun halkalarını kırabilselerdi, kendimden sayardım onları. Bunu yapamadıklarından tahammülüm yoktur onlara.

Hiçbir düşünceye yüreğimin kapısını açmıyorum, hiçbir verili düzene kalbimde yer vermediğim gibi. Herkesi kendimden görmeye hazırım, tıpkı herkesi kara bulutların dehşetine fırlatabileceğim gibi.

Felsefe ve mantıksal bilgi anlık gereksinimlerimi karşıladığı ve içtepilerime destek verdiği sürece ilgim kapsamındadır. Tıpkı çeşitli halk kalabalıklarının sundukları kültürel araçların bana hizmet ettiği sürece bir değer taşıması gibi. Halklara özel sevgi beslemiyorum, özel nefret beslemediğim gibi. Bir halk diğer bir halkı yerle bir edebilir, bu benim meselem değildir. Meselem olan herşeye bütünlüğümle dalarım, meselem olmayan hiçbir şeye kılımı kıpırtadmam. Bireyci değilim, kolektif olmadığım gibi. Her edimim benden kaynaklanır. Her nefes verişim coşkuyla renklenir, her nefes alışım gerçekle kucaklaşan coşkumun renkleriyle bana geri döner. Açlık hissimi giderdiğim gibi, algılarım oranında tüm gereksinimlerimi de erkime dayalı olarak gideririm. Herşeyi içeme çekebileceğim gibi, herşeyden anında kopabilirim.

Bilinmeyendeyken yön ve hız belirliyorum; ani oluş. Üst ve alt. İkisi arasında yaşamak bana çekilmez geliyor; ya üst ya alt. Coşkunun doğuşunu ve ölüşünü böyle düşünmek gerek. Sözcüklerim bittiğinde ölmüş olacağım, çünkü sözcüksüz bir oluşa girmiş olacağım.

Image6

yukarı

Ana Sayfa