|
“Stirner, evet o işte!” - Nietzsche – Nietzsche,
Stirner’in Plagiyatörü mü?
(Bölüm 2) H.
İbrahim Türkdoğan Mart 2004’te yayımladığım
“Nietzsche, Stirner’in
Plagiyatörü mü?" [1]
başlıklı çalışmamın sessizlikte kaybolması bu kadar aradan
sonra kısaca
değerlendirmemi gerektiriyor. Titizlikle incelenen ve ayrıntılarla
sunulan bu
çalışmayı sessizliğe iten nedir? Birincisi şüphesiz Stirner’in
Türkiye’de tanınmaması ya da az tanınmasından
kaynaklanıyor. Anlaşılır bir neden. İkincisi ise gereğinden fazla garip
bir
durum. Toplam dört kişi metnimle ilgili reaksiyon
göstermişti zamanında. Bu
reaksiyonlar da ayrı bir gariplik içeriyor. Okuyucu eğer
incelememi dikkatle
okuduysa, Stirner’in alımlama tarihinin garip ve
tuhaflıklarla dolu olduğunu
görecektir. Bu yazımda söz konusu dört
kişinin reaksiyonları bağlamında bazı
noktaları yakından ele alıp reaksiyonları değerlendireceğim. Murat Batmankaya: “Bu
polemikler, polemiği üretene,
polemiğe özne olan kişiye ne kazandırır, ne kaybettirir
kaygısından önce, böyle
bir polemik gerekli midir, bilimsel yarar açısından
incelikli midir, bu
sorulmalı. Ölümünün
üzerinden koca bir asır geçmesine rağmen,
hâlâ tüm
eserlerini okuma fırsatı bulamadığımız bu topraklar üzerinde,
doğrusu, hangi
vesile ile olursa olsun, Nietzsche’nin adını zikredilmesi,
tuhaf bir mutluluk
verir sadece.” Bu
tümcelerle ilgili söyleyecek
fazla sözüm yok. Metnimin tamamen konusu dışında
kalmaktadır. Ancak tek önerim
şudur ki, Batmankaya’nın metnimde kendi deyimiyle metnim
“bilimsel yarar açısından incelikli
midir” sorusuna yanıt aramasıdır.
Ahmet
İnam:
“Nietzsche, Stirner’den etkilenmiş
olabilir. Bu durum ne Nietzsche’nin
ne de felsefe tarihinin yeniden değerlendirilmesinde etkili olur.
Nietzsche
Nietzsche’dir, Stirner de Stirner. Çalıntı
iddiaları gülünçtür.” Kanıtlarla sunduğum incelememe bu şekilde yaklaşma, abartmadan söylemek gerekirse, gülünç bir yadsımadır. Çünkü: İnam’ın bilmesi gerekirdi ki rasyonel düşün üzerine kurulmuş bilimsel bir inceleme yine düşün üzerine kurulmuş bilimsel bir yöntemle yanıtlanır. Ancak İnam bu yaklaşımdan tamamen uzaktır. Alçak gönüllü davranıp konuyla ilgili bilgisiz olduğunu ifade edeceğine ve böyle bir iddianın incelenmesi gerektiğini beyan edeceğine (çünkü her felsefeci en azından bir felsefe görevi açısından rasyonel bir soruya rasyonel bir yanıt vermelidir), Türkiye’de felsefe alanında “bilir kişi” pozisyonunu elde tutmak için gereksiz dışlayıcı, sert ve boş laflar ediyor. “Nietzsche Nietzsche’dir, Stirner de Stirner.” Nasıl bir mantık anlayışıdır bu? Birinin bir başkasından etkilenmesi sonucu etkilendiği kişinin kişiliğini alacak bir iddiada kimse bulunmadı. Ayrıca metnimde çalıntı iddiasını ben yapmadım, bu iddiayı ileri süren filozofların metinlerini inceleyip açıklamaya çalıştım ve her hangi bir sonuca varmadığımı da ilettim son tümcelerimde: “Nietzsche’nin eserlerinde Stirner’in felsefesinin silik izlerine rastlamak kolay. Ve Nietzsche’nin ‘ilk krizinin’ Stirner’in felsefesiyle karşılaşmasından kaynaklandığını ve bunun sonucu olarak Nietzsche’nin filozof olduğunu kanıtlamak felsefe tarihinde nelere yol açabilir sorusunu sormak yerinde olacaktır.” Ancak İnam, metnimde incelediğim plagiyatör (Nietzsche’nin Stirner’den intihal ettiği, Stirner’i okuduğu ancak elinden geldiğince bunu gizlediği) iddiasını ve E. V. Hartmann, Mauthner, Safranski ve diğerlerinin bu konudaki yaklaşımlarını ciddiye alıp araştırması ve yorumlaması gerekirken, Nietzsche’ye laf kondurmamak adına böyle bir araştırmaya girmekten ne yazık ki kaçınıyor. Metnimde Nietzsche’yi karalamak adına en ufak bir kanıt bulunmamaktadır ve hatta iyi bir okuyucu Nietzsche’ye olan sempatimin Stirner’e olan sempatimden eksik olmadığını anlayacaktır.
Hilmi
Yavuz: “Her
yazarın başka yazardan etkilenmesi, o
yazardan birtakım alıntılar yapması bilinen bir şey. Bunlar intihal ya
da
araklama sayılmıyor. Bu tür iddiaların sonunun gelmesi
gerekiyor. Bence bu
Nietzsche’nin büyük bir filozof olmasına
bir zarar getirmez.” Son Tümcede bir korku hissediliyor kaçınılmaz olarak. Birinin bir başkasından adını vermeden düşünsel bilgi alması, onu küçük filozof mu yapar acaba? Ayrıca büyük ve küçük kategorisi hangi zihniyetin ürünüdür? Ben, Nietzsche, Stirner’den alıntı yaptığı için plagiyatör demedim ki, hiç kimse bunu iddia etmedi. Acaba Hilmi Yavuz metnimi okumadı mı? Eğer bir düşünür bir başka düşünürden depresyonlara girecek kadar etkileniyor ve kendi eserlerinde etkisinde kaldığı düşünürün “şeytani gücünü” (Husserl) ruhsal krizler eşliğinde gizlemeye çalışıyorsa ve o düşünürün adını eserlerinde bir kez bile anmıyorsa, ancak o zaman plagiyatörlükten söz edilebilir. Nietzsche’nin bu garip davranışını sorgulamak ve anlamak gerekir.
Oruç
Aruoba: “Nietzsche’nin
Stirner’den
etkilendiği biliniyor. Bu tarz etkilenmeler de olabilir. Nietzsche
çok önemli
bir filozof, Stirner ise ikinci derecede bir
düşünürdür. Böyle bir
bağlantı
kurmak için de Karizma dergisi yerine Nietzsche İncelemeleri
diye bir dergi
var. Onda olmalıydı bence. Ayrıca Stirner, Nietzsche’nin
ilgisini çekmişse
ilginç bir düşünürdür
derim ben.” (Her
dört eleştirinin yayımlandığı yer: Zaman-Turkuaz 11 Nisan
2004). Aruoba, Nietzsche’nin
Stirner’den etkilendiğinin
bilindiğini söylüyor ilk tümcesinde ve son
tümcesinde de “Stirner,
Nietzsche’nin ilgisini çekmişse
ilginç bir düşünürdür
derim ben”, diyor. Şimdi, Nietzsche,
Stirner’den etkilenmiş ama ilgisini
çekmiş mi
çekmemiş mi, yani ilgisini çekmeden ondan
etkilenmiş olabilir mi? Anlamadığım
Aruoba’nın NE anladığıdır. Etkilendiğini biliyor ama ilgisini
çektiğini
bilmiyor. Ayrıca ilgisini çekmişse ilginç bir
düşünürdür: Yani Stirner ne zaman
ilginç bir düşünür olabiliyor
Aruoba’ya göre? Eğer Stirner, Niezsche’nin
ilgisini çekmişse. Acaba Aruoba’nın kendi
görüşü yok mu Stirner konusunda? Yoksa Stirner’i okumadan mı Stirner
hakkında yargılarda bulunabiliyor? Ne garip! Vivaldi’nin değerli bir besteci
olduğunu ancak Bach’ın
Vivaldi’den etkilenmiş olmasından öğreniyoruz. Ve
Almanlar’ın Hafız’ı sevmeleri Alman
edebiyatının otoritesi Goethe’nin Hafız’ı okumuş ve
övmüş olmasına dayanıyor.
Acaba Goethe Hayyam’ı okuyup benimseseydi, Almanlar kimi
“büyük” şair olarak
yücelteceklerdi? Aruoba,
Hilmi yavuz gibi hiyerarşik düşünmektedir: Birinci
ve ikinci derece filozof / büyük ve
küçük filozof. Kimilerine göre Kant birinci derecede bir
düşünürdür ve Nietzsche ise
ikinci hatta üçüncü derecede.
Herkes içinde yaşadığı hiyerarşik sıralamaya göre
ötekilerini değerlendirir. Hiyerarşik
düşünme biçimi genel felsefede yaygındır
ve dolayısıyla hiyerarşik düşünce sisteminin
ötesinde Kendi-Olanı ifade eden
Stirner, felsefe dünyasından dışlanacaktı. Aruoba,
o kadar komikleşiyor ki, metnimin içeriğini hatta
yüzeyini bile unutarak yazımın hangi dergide
çıkması gerektiği ile ilgileniyor.
Anlaşıldığı gibi son üç yazarın da metnimin içeriğiyle doğrudan bir ilgisi yok. Nedir öyleyse bu kişilerin garip reaksiyonlarının içeriği?
Nietzsche
şiir yazan bir Stirner’dir. Pekâlâ
mümkün. Ve olasıdır ki, Nietzsche bu dev
gücün etkisinden çıkamayıp
depresyona girdi ve kaçış yolları aradı. Neticede sığındığı
tek kapı ‘ahmak bir
duygusuzluk’ olarak adlandırdığı filoloji ve Schopenhauer.
Öte yandan tüm
bunlar bir yan bilgi ya da spekülasyon olarak algılanabilir.
Ancak eğer genel
olarak Stirner’e biçilen değer yeniden
gözden geçirilir ve Biricik
ve Mülkiyeti’n (BvM)
çoğunlukla gizli kalmış alımlama tarihi hakkındaki
bilgisizlik giderilirse,
Stirner-Nietzsche-sorusuna (Nietzsche’nin
Stirner’den etkilenmiş ve bu etkiyi
gizlemiş olduğu sorusu) genel yaklaşım farklı bir yön ve
içerik kazanacaktır. Ancak metnimin özetinden de anlaşılacağı
gibi sağdan veya soldan, dindar
veya ateist cepheden, her ideolojiden felsefeciler Stirner’e
ölüm çağrısında
bulunmakta birleşebiliyorlar. Birbirlerinden farklı
gözüken şu düşünürleri de
alıntılamadan edemeyeceğim: Stirner ... amansız bir monomandır
(Habermas). Filozoflar arasında en ham kafadır
(Marx). Harap olmuş … haşin … bir Ben-Delisi,
belli ki ağır bir piskopattır (C.
Schmitt). Marx,
ham kafa diye
adlandırdığı Stirner üzerine neden
Stirner’in
kitabından sayfaca daha büyük bir eleştiri yazdı?
Değer miydi “ham kafalı” bir
adam üzerine bu denli bir çalışma? Sanırım okuyucu bu değerlendirmeden sonra benim metnime tuhaf bir yaklaşım sergileyen yukarda adı geçen yazarların ruhsal çıkmazlarını daha net anlayabilecektir. Tepkilerinde ilahi bir güce ve onun eserine dokunulamaz bir durum da sergiliyorlar; “büyük bir filozofa zarar” (H. Yavuz) verilecek korkusuyla kutsallık saplantılarını ve obsesyonlarını dışa vurmaktadırlar. Ne demişti Stirner Müslüman ve sabit fikirli Türkler hakkında: “Çocuk için oyuncak, Türkler için Kur’an dünyanın en önemli şeyidir.” Bu obsesyondan birçok kimse payını yeterince almış gözüküyor.
Kaynakça Anhuth,
Robert Otto:Das wahnsinnige
Bewußtsein und die unbewußte Vorstellung. Halle:
Fricke 1877, s. 52-56 Hartmann,
Eduard von: Philosophie des
Unbewussten. Versuch einer Weltanschauung. (PdU) Carl Duncker Berlin,
1869. s.
611-614. –
Nietzsches “neue Moral”. (NM)
Preußische Jahrbücher. Band LXVII. Heft 5. Berlin,
Mai 1891. s. 521. –
Bemerkungen über Friedrich Nietzsche.
(BFN) In: Die Gegenwart. Jg. 24, Band XLVIII, Nr. 36. Berlin und
Leipzig 1895.
s. 149-152. –
Die Philosophie der Gegenwart. In: Das
Magazin für die Literatur des In- und Auslandes. 57. Jg., No.
16, Dresden 1888.
s. 241-245. Helms,
Hans G.: Die Ideologie der anonymen
Gesellschaft. DuMont Verlag 1966. Lange,
Friedrich Albert: Geschichte des
Materialismus und Kritik seiner Bedeutung in der Gegenwart. Zweites
Buch.
Verlag von J. Baedeker, 1908. Laska,
Bernd A.: Nietzsches initiale
Krise (NIK). Germanic Notes and Reviews, vol. 33, n. 2, fall/Sonbahar
2002, pp.
109-133 –
Ein dauerhafter Dissident (DD).
LSR-Verlag 1996. –
Ein heimlicher Hit (HIT). LSR-Verlag
1994. Lauterbach,
Paul: Kurze Einführung zum
“Einzigen und sein Eigentum” (BvM’ne
yazdığı önsöz). Leipzig, 1892. s. 3-10. Mauthner,
Fritz: Der Atheismus und seine
Geschichte im Abendlande. 4. Band. Georg Olms Verlagsbuchhandlung
/ Hildesheim 1963. Nietzsche,
Friedrich: Die Geburt der
Tragödie. Unzeitgemäße Betrachtungen I-IV.
Nachgelassene Schriften 1870-1873. DTV-Verlag
1988. Safranski,
Rüdiger: Nietzsche. Hanser
Verlag, 2000. Max-Stirner-Archiv
Leipzig: –
Stirnerneriana: Nummer 20, September
2001. – Texte: 1869-1892, Heft
2. 2001.
|
||||